Bölüm 17
sayfa 187.
Tir tir titreyerek elimin tersiyle ağızımı sildim ve adeta sendeleyerek kusmuk noktasından (ne kusmuğumu ve neye benzediğini düşünmeyi şiddetle reddediyordum.)
uzaklaştım. Duvara ,dallarının bir kısmı diğer tarafa sarkacak kadar kocaman bir meşe ağıcına gelince durdum .Gövdesine yaslanıp yeniden kusmamak için derin derin nefes aldım.
Ne yapmıştım? Bana neler oluyordu böyle ?
Sonra meşenin dalları arasında bir yerden bir “miyav” sesi duydum. Tamam ,bu sizin bildiğiniz ve anladığınız anlamda normal , ortalama bir miyavlama değildi. Daha ziyade huysuz bir miyyaaavvvvvdı. Başımı kaldırıp bakınca , ağacın duvara yakın dallarından birinde oturan turuncu kediyi fark ettim.İri iri açılmış gözleriyle bana bakıyordu. Biraz mutsuz bir hali vardı.
“Oraya nasıl çıktın?”
“Miyav”dedi ve bana doğru çekingen bir adım attı . Belli ki yanıma gelmek istiyordu.
“Gel bakalım pisi-pisi”dedim.
“Miyav ” diyerek bir iki adım daha attı.
“İşte böyle ,haydi bana gel kızım .O küçük patilerini bana doğru hareket ettir.” Az önce yaşadığım heyecanı kediyi kurtar
Sayfa 188.
-maya yönlendiriyor gibi görünebilirim ama işin aslı olup bitenleri düşünemiyor olmamdı. Şimdi sırası değildi . Henüz çok erkendi . Bu yüzden kedi mükemmel bir dikkat ddağıtma aracı olmuştu.Ayrıca bana hiç yabancı gelmiyordu.”Haydi bebeğim , haydi…” Ayaklarımı duvarın girintilerine sokarak kendimi yukarı çektim .Kedinin durduğu dalın alt kısmını tutabiliyordum. Dalı , bir tür halat olarak kullanarak duvarda daha yukarı turmandım . Bu arada kediyle konuşmaya devam ediyordum .O da mırlayarak halinden yakınıyordu.
Nihayet ona ulaşabilecek konuma gelmiştim . Bir süre birnirimizin gözünün içine baktık . Acaba hakkımda neler biliyordu? Biraz önce kanın tadına baktığımı (ve beğendiğimi) biliyor muydu acaba? Kanlı kusmuk kokuyor olabilir miydim ? Farklı görünüyor muydum acaba ? Köpek dişlerim uzamış mıydı ? (Kabul ediyorum bu son soru çok saçmaydı . Yetişkin vampirlerin uzun köpek dişleri olmuyor ama yine de …)
Kedi bir kez daha miyavladı ve bana biraz daha yaklaştı . Uzanıp tepeisni okşadım . Kulaklarını indirdi ve mırlayarak gözlerini yumdu.
“Küçük bir dişi aslana benziyorsun” dedim.”Yakınmadığın zaman .ok daha güzel göründüğünün sen de farkındasın , değil mi ?” Sonra şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Kedinin nedenn bu kadar tanıdık geldiğini anlamıştım. “Seni rüyam da gördüm !” Ve hissettiğim mide bulantısı ve korku taze bir mutlulukla hafifledi. “Sen benim kedimsinn!”
Kedi gözlerini açtı,esnedi. Sanki bunu idrak etmemin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlayamadığını söylemeye çalışıyordu. Biraz zorlansam da kendimi yukarı çekip duvarın üstüne oturmayı başardım. Şimdi kedinin oturduğu dalla aynı hizadaydım. Kedice bir iç çekerek daldan duvara atladı ve küöük beyaz patileriyle kucağıma çıktı. Bana başını okşamaktan baka bir seçenek kalmamıştı.Gözlerini yumdu ve daha yüksek
Sayfa 189
sesle mırladı. Kediyi okşarken bir tarafatan da zihnimdeki furtunayı yatıştırmaya çabalıyordum. Hava da yağmur kokusu vardı ama Ekim sonuna göre biraz fazla ılıktı.Başımı arkaya attım ve derin derin nefes alarak kendimi bulutların arasından bana bakan gümüşi ay ışığının huzur verivi etkisine teslim ettim.
Kediye baktım. “Neferet ay ışığında oturmamızı istemişti.” Kafamı kaldırıp bir kez daha gece gögüne baktım. “Şu aptal bulutlar aradan çekilse , daha iyi olur ama..”
Daha kelimeler ağızımdan çıkar çıkmaz hafif bir rüzgar başladı ve bulutları dağıttı.
Kime söylediğimi bilmeden , yüksek sesle “Şey , teşekkürler” dedim. “Bu rüzgar çok işe yaradı doğrusu.” Kedi mırladı .Kulaklarını okşamayı burakma cüretini gösterdiğimi hatırlamaya çalışır gibiydi. “Sanırım sana Nala adını vereceğim çünkü sen küçük bir aslancıksın.” Yeniden kediyi okşamaya koyuldum.”Biliyor musun kedicik , buğün seni bulduğuma çok ama çok memnunum . Yaşadığım geceden sonra başıma güzel bir şeyin gelmesine ihtiyacım vardı.Duysan inanmazsın…”
Burnuma tuhaf bir koku geliyordu. O kadar acayip bir kokuydu ki susma ihtiyacı hissettim. Neydi acaba ?Burnumu kırıştırarak havayı kokladım . Bu kuru ve eski bir kokuydu. Uzun süre kapalı kalmış bir ev yada birinin ürkütücü bodrumu gibi. Hoş bir koku değildi ama insan da kusma isteği uyandıracak kadar tiksindirici de sayılmazdı.Sadece buraya ait değildi.
O sırada gözüme bir şey takıldı. Uzun ve kıvrılarak giden tuğla duvara baktım.Orada ,yüzü bana dönük halde duran ,hangi yöne gitmesi gerektiği konusunda bucalayan bir kız duruyordu. Ay ışığı ve geceleri daha net görmemi sağlayan yeni çaylak yeteneklerim sayesinde ,duvarın bu kısmında tek bir amba olmasına rağmen ,kızı görebiliyordum. Gerildiğimi hissettim . Karanlık Kızlardan biri beni takip etmiş olabilir miydi? Bu akşam saçmalıklarıyla daha fazla uğraşmak istemiyordum.
Sayfa 190
Sadece içimden geçirdiğimi sanarken sesli olarak inlamiş olmalıydım çünkü kız kafasını kaldırıp benim oturduğum yere baktı.
Müthiş bir şok ve korkuyla iç çektim.
Bu Elizabeth’ti. Ölmül olması gereken Soyadsız Ekizabeth ! Beni görünce tuhaf vu kırmızı gözleri iyice açıldı ve acayip bir çığlık atarak son hızla dönüp gecenin karanlığında gözden kayboldu.
Aynı anda Nala da vücudunu yay gibi germiş ve bütün gövdesini sarsan bir güçle tıslamaya başlamıştı.
Hem kediye hem kendimi sakinleştirmek için arka arkaya bir kaç defa “Bir şey yok, bir şey yok ” dedim. İkimizde titriyorduk ve Nala’nın gırtlağından hala bir inilti yükseliyordu. “Hayalet olamaz . Olamaz.O sadece…Tuhaf bir çocuk .Büyük olasılıkla onu korkuttum ve o da …”
“Zoey!Zoey! Sen misin ?”
Öyle bir sıçradım ki az kalsın düşüyordum. Bu kadarı Nala için fazlaydı. Yine tıslayarak kucağımdan yere atladı. Büs bütün korkmuş halde , dengemi sağlamak için dala tutundum ve gözlerimi kısarak karanlığa baktm.
“Kim…Kimsiniz ?” Kalbim kulaklarımdan fırlayacak gibi çarpıyordu. Sonra yüzüme tutulan fenerin ışığıyla gözlerim kamaştı.
“Tabi ki o! En yakın arkadaşımın sesini tanımaz mıyım ben?Gideli o kadar uzun zaman olmadı ne de olsa!”
“Kayla?” Gözlerimin üstüne siper ettiğim -deli gibi titreyen elimle fenerin parlak ışığından korunmaya çalışıyordum.
“Sana onu bulacağımızı söylemiştim.” Bu bir erkek sesiydi. “Pes etmeye her zaman hazırsın.”
“Heath?” Rüya görüyor olmalıydım.
“Evet Hu-huuuu…Seni bulduk, bebeğim.”Heath sözünü ta-
Sayfa 191
mamlar tamamlamaz hızla duvara yöneldi ve uzun boylu sarışın ve futbol oynayabilen bir maymun gibi tırmanmaya koyuldu.
Gelenin bir öcü değil de Headt olması beni aklınızın almayacağı kadar rahatlatmıştı.”Headt! Dikkatli ol.”diye seslendim.”Düşersen bir yerin kırılır.”Aslında kafasının üstüne düşmediği sürece pek bir şey olmazdı herhalde.
“Ben düşmem.”Göz açıp kapayana kadar yanıma ulaştı .Duvarın üstüne oturdu.”Hey Zoey! Bana iyi bak ! Ben dünyanın kralıyım.! Kollarını iki yana açmıştı ve pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.Çevresine buram buram alkol kokusu saçıyordu.
Onunla çıkmak istememe hiç şaşmamak gerekirdi. ” Pekala , Leonardo’ya beslediğim kara sevdayla sonsuza dek dalga geçmen gerekmiyor.”dedim. Saatlerdir ilk defa kendim gibi hissediyordum.”Aslında eskidene sana baslediğim talihsiz aşktan bir farkı yok .Sadece o kadar uzun sürmedi ve sen dandik ama güzel filmler çevirmedin.1
“Hey ,Dustin ve Drew yüzünden hala kızgınsın , değil mi?Unut onları .İkiside gerizekalı.”Headt bana sekizinci sınıftayken şirin bulduğum sevimli köpek yavrusu bakışıyla bakıyordu.Şirinliğinin iki sene önce geçerliliğini kaybetmiş olması çok yazıktı doğrusu .”Ayrıca bunca yolu seni kaçırmaya geldik.”
“Ne?”Kafamı salladım ve ona gözlerimi kısarak baktım.”Bir dakika .Önce şu fenerleri söndürün .Gözlerimin canına okudular.”
“Eğer fenerleri söndürürsek hiç bir şey göremeyiz.
“Pekala , o zaman başka tarafa çevirin .Şu tarafa mesela .” Okuldan (ve benden) uzak bir yeri işaret ediyordum.
Headt elindeki fenerin ışığını başka bir yöne çevirdi.Kayla da aynı şeyi yaptı. Nihayet titremekten vazgeçtiğine çok sevindiğim elimi indirebilmiştim. İşaretimi görünce Headt’in gözleri iyice açıldı.
“Şuna bir baksana ! İçi de boyanmış….Vay canına…Televiz-
Sayfa 192.
yondaki tiplere benzemişsin.”
Bazı şeylerin hiç değişmediğini görmek güzeldi.Headt hala aynı Headt’ti.Şirindi ama pakettekş en parlak Cryola olmadığı kesindi.
“Hey !Ya ben ?Ben de buradayım,biliyorsunuz değil mi?”Kayla aşağıdan sesleniyordu.”Biriniz oraya çıkmama yardım edin ama dikkatli olun .Önce çantamı yere bırakayım.Ah ve ayakkabılarımı da çııkarsam iyi olacak.Zoey ,dün Bakers’da öyle bir indirim kaçırdın ki inanamazsın! Bütüm yazlık modelleri sezon sonu fiyatından satışa çıkarmışlar.Ciddi bir sezon sonundan bahsediyorum.Yüzde yetmiş indirim ! Beş çift ..”
Headt’a “Tırmanmasına yardım et”dedim. “Yoksa hayatta susmaz.”
Evet .Bazı şeyler asla değişmiyor.
Headt eğilip ellerini Kayla’ya uzattı.Kayla kıkırdayarak Headt’in elini tuttu ve onu yukarı , yanımıza çekmesine izin verdi.Kayla kıkırdarken bir şeyi fark ettim: Headt’a bakarak kıkırdıyor,sırıtıyor ve kızarıyordu.Bundan ,ölsem matemetikçi olmayacağımı bildiğim gibi eminim.Kayla, Headt’ten hoşlanıyordu.Pekala ,hoşlanıyordu demeyelim…Ona bakarken içi gidiyordu…
Birden ,Headt’in benim kaçırdığım o partide yaptığı yaramazlıklarla ilgili söylediklerini hatırladım.
Pat diye”Jared nasıl?”diye sordum. K-geveze’nin kıkırdamaları gırtlağında kayboldu.
“İyidir herhalde.” derken bakışlarını kaçırıyordu.
“Herhalde?”
Omuzlarını şöyle bir oynatınca , cici deri ceketinin altına Gögüs Tişörtü adını taktığımız minik i, dantelli bluzun giymiş olduğunu fark ettim. Bluza bu adı verme nedenimiz , sadece derin bir dekoltesinin olması değil , aynı zamanda ten renginde oldu–
Crayola=Bir boya kalemi markası.
Bakers=Ayakkabı mağzası
Sayfa 193
ğu için , olduğundan daha fazla yeri açıkta bırakıyormuş hissini uyandırmasıydı.
“Bilmiyorum.Son birkeç gündür pek fazla konuşmadık. “
Hala benden tarafa bakamıyordu.Gözlerini ,neler olduğunu anlıyormuş gibi boş boş bakan Headt’e dikmişti. .Gerçi Headt’in bundan başka bir bakışıda yoktu ya …Demek en yakın arkadaşım ,erkek arkadaşıma göz dikmişti. Bu beni sinirlendirmişti ve bir an keşke hava bu kadar ılık olmasaydı diye düşündüm. Keşke soğuk olsaydı ve Kayla fazlasıyla gelişmiş gögüsleriyle oracıkta donuverseydi.
Kuzeyden gelen sert bir esinti bir anda bizi çevreledi.Beraberinde ,neredeyse ürkütücü bir serinlik gelmişti.
Kayla kendini ele vermemek istercesine,ceketinin önünü kapattı ve bir kez daha kıkırdadı. Bu defaki kıkırdaması gergindi. Ve benim burnuma yeni bir bira ve başka bir şeyin kokusu geldi. Bu yeni koku hafızama yeni kazınmış bir kokuydu.Bu yüzden ilk anda almamış olmama bir hayli şaşırdım.
“Kayla , yoksa sen içki ve sigara mı içtin ?”
Kayla ürperdi ve ağır bir tavşan gibi gözlerini kırpıştırdı. “Sadece bir kaç tane…Yani bira demek istiyordum. Şey…Headt da azıcık ot içti. Ben de buraya geleceğim için o kadar tedirgindim ki birkaç fırtçık çekiverdim.”
Headt,” Biraz cesarete ihtiyacı vardı.” dedi.Genelde üç heceli kelimelerle arası pek iyi olmadığı için sanki “cesaret” değil de “ce-fa-ret”demişti.
Headt’e “Ne zamandan beri ot içiyorsun?” diye sordum.
Sırıttı. “Büyük bir mesele değil ,Zo. Arada sırada bir iki ot sarıyorum işte .Sigaradan daha güvenli.”
Bana Zo demesinden nefret ediyordum.
Olabildiğince sabırlı davranmaya çalışarak “Headt” dedim. “Ot sigaraadan daha güvenli bir şey değildir. Hem öyle olsa ,
Sayfa 194
bunun hiçbir anlamı yok. Sigara tiksindiricidir ve insanı öldürür .Ayrıca , okuldaki en zavallı çocuklar ot içerler. Tabi daha fazla eyin hücreni kaybetme lüksünün olmadığından bahsetmiyorum bile.” Ya da sperm diyecektim ki oraya hiç girmemeye karar vardim. Headt büyük olasıkla vücudunun erkeklikle ilgili bölümlerini
düşündüğüm gibi yanlış bir kanıya kapılırdı.
Kayla “Ha-ha” dedi
“Ne oldu Kayla?” Soğuğa karşı ceketine sımsıkı sarınmıştı. Gözleri acınası bir tavşanınkinden , kuyruğunu havaya dikmiş sinsi bir kedininkine dönüşmüştü. Bu değişimi çok iyi bilirdim. Kız arkadaş grubunun parçası olarak görmediği insanlarla bir araya geldiği zaman , hep böyle bakardı. Eskiden bu bu beni deli ederdi. Ona , insanlara bu kadar acımasız davranmaması gerektiğini söylerdim . Ne yani ,şimdi aynı numarayı bana mı yapıyordu?
“Ha-ha dedim çünkü sadece zavallılar ot içmez. En azından nadiren değil. Birlik’te oynayan şu iki yakışılı arka saha oyuncusunu hatırlıyor musun ? Chirs Ford ve Brad Higeons’tan bahsediyorum.Önceki gece onları Katie’nin partisinde gördüm. Tütürüyorlardı.
“Hey,o kadar da yakışılı değil.” dedi Headt .
Kayla onu duymazdan gelerek anlatmaya devam etti .”Ve Morgan’de arada sırada sigara içiyor.”
“Şu Tigette Morgie Morgan’dan mı bahsediyoruz?”Evet ,K’ya çok kızgındım ama iyi dedikodu her zaman iyi dedikoduydu.
“Evet .Hem diline hem…”K sustu ve dudaklarına oynatarak klitoris kelimesini söyledi. “Piercing yaptırmıi…Bir düşünsene , ne kadar acımıştır kim bilir ?”
“Ne? Neresine piercing taktırmış?”
K ve ben aynı anda “Hiçbir yerine” dedik. Bir an için eskisi gibi en yakın arkadaş görüntüsü çizmiştik.
Sayfa 195
“Kayla , bir türlü odaklanamıyorsun. Her zamanki gibi. Birlik’in oyuncularının kafası her zaman iyidir. Alo!!! Lütfen steroid kullandıkları zamanı hatırla. Onları yenmemiz bu yüzden on aktı senemiz aldı ya zaten .”
“Yürüyün , Kaplanlar !!!Evet , Birlik’in canına okuduk!”
Headt’e gözlerimi çevirerek baktım.
“Ayrıca bana sorarsan , Morgan aklını kaçırmaya başladığı için…” Yan gözle Headt’e bakıp toparlandım.”Her tarafına piercing yaptırıyor ve ot içiyor. Bana ot için normal birini söylesene …”
K kısa bir an düşündü “Ben !”
İç geçirdim. “Bak bunun akıllıca olduğunu hiç sanmıyorumm.”
“Her zaman her şeyi bileceksin diye bir şey yok.” Bakışlarına bir daha o nefret dolu parıltı yerleşmişti.
Bir ona , ir Headt’e sonra tekrar ona baktım.” Öyle görünüyor ki haklısın.Her şeyi bilmiyorum .”
Hain bakışlarına şaşkın bir ifade eklenir gibi oldu ama hemen sonra , yeniden hain tavrını takındı. Ve o anda kendimi,onu , daha sadece iki gündür tanıdığım Stevie Rea’yle karşılaştırırken buldum.Stivie Rea’nin “neredeyse eski” olsun ya da olmasın , erkek arkadaşımın peşine asla düşmiyeceğinden emindim. Ayrıca ona en çok ihtiyaç duyduğum anda , benden kaçmayacağından ve bana canavar muamelesi yapmayacağından da emindim.
“Sanırım gitseniz iyi olacak”dedim Kayla’ya
“Tamam” dedi
“Bir daha buraya gelmenizin iyi bir fikir olacağını hiç sanmıyorum.”
Tek omzunu silkince ceketinin önü açıldı. Askılı bluzunun tek askısı hafifçe kaymıştı. İçine sütyen giymediği açıkça belli oluyordu.
Sayfa196
“Her neyse” dedi.
“Yardım ette insin Headt” dedim
Headt basit talimatlara uymak konusunda genellikle başarılı olurdu.Bu yüzden ikiletmeden Kayla’nın inmesine yardım etti. Kayla fenerinin ışığını bize doğru tuttu.
“Acele et, Headt. Hava bir hayli soğudu.” Sonra hızla döndü ve seri adımlarla yola doğru yürümeye başladı.
“Şey…” Headt biraz tuhaf bir tavırla”Gerçekten de hava bir anda soğudu.” dedi .
Dalgın tavırla “Artık gitsede olur.” diye mırıldandım ve rüzgarın bıçakla kesilir gibi durduğunu fark etmedim bile.
“Hey , şey.. Zo. Gerçekten de seni buradan kaçırmaya gelmiştim. ”
“Hayır.”
“Ha?”
“Headt ,alnıma bakar mısın?”
“Evet , alnında şu hilal şeyi var. Hilalin içi de boyanmış .Çok tuhaf çünkü daha önce boyalı değildi.”
“Ama şimdi boyandı.Pekala,Headt . Bütün dikkatini toplamanı istiyorum . Ben İşaretlendim.Bu , vücudumun bir vampire dönüşmek üzere Değişim geçireceği anlamına geliyor.”
Headt’in bakışı işaretimden ayrılıp vücudumda dolaştı. Gögüslerimde ve bacaklarımda fazla oyalandıklarını görünce , eteğimin sıyrılmış olduğunu ve bacaklarımın neredeyse tamamının ortaya döküldüğünü fark ettim.
“Zo, vücudunda her ne oluyorsa , benim için hiç sakıncası yok .Gerçekten süper seksi görünüyorsun.Hep çok güzeldin ama şimdi bir tanrıçaya benzemişsin.”Gülümsedi ve sevecen bir tavrla yanağımı okşadı.Bu haliyle ,ondan uzun süre boyunca neden hoşlandığımı hatırlamıştım. Kusarlarına rağmen çok tatlı olabiliyordu ve her zaman kendşmi çok güzel hissetmemi sağladı.
Sayfa197
Yavaşça “Headt” dedim.” Özür dilerim ama bazı şeyler değişti.”
“Benim için değil”dedi.Beni tamamen allak bullak edecek bir şey yapıp öne eğildi , elini dizime koydu ve beni öptü.
Hızla geri kaçtım ve bileğini sımsıkı tuttum. “Kes şunu Headt !Burada seninle konuşmaya çalışıyorum.”
“Sen konuşsan, ben seni öpsem?” diye fısıldadı.”
Ona bir kez daha hayır demeye niyetlendim.
Ve işte o an olan oldu.
Parmaklarımın altında nabzını hissettim.
Güçlü ve seri…Kalp atışlarını işittiğime yemin edebilirim.Beni öpmek için tekrar eğildiği zaman boynundan aşağı uzanan damarını gördüm. Kanı vücudnda pompalanırken , nabzı güçlü bir şekilde atıyor, damarını oynatıyordu.Kan…Dudakları dudaklarıma dokununca, kadehteki kanın tadını hatırladım.O kan soğuktu ve şarapla karıştırılmıştı; üstelik hiç bir işe yaramayan bir zavallıya aitti .Headt’in kanının Buzdolabı Elliott’unkinden daha sıcak ve dolgun olması gerekirdi. ..Tatlı…Çok daha tatlı…
“Ah,lanet olsun ,Zoey.Bileğimi çizdin!” Bileğini elimden kurtardı.”Lanet olsun ,Zoey .Bileğimi kanattın .Seni öpmemi istemiyorsan söylemen yeterliydi. ”
Bileğini ağızına götürdü. ve ortaya çıkan kan damlasını emdi.Sonra bakışlarını bakışlarıma çevirdi. Donup kalmıştı.Dudaklarında kan vardı. Kanın kokusunu duyuyordum. Şaraba benziyordu, hatta daha iyidi; çok daha iyi .Koku her yanımı sarmış, kollarımdaki tüyleri diken diken etmişti.
Kanının tadını almak istiyordum.Bunu hayatta hiç bir şeyi istemediğim kadar çok istiyordum.
“İstediğim…” Bana bile yabancı olan fısıltımı duydum .
“Evet?” Headt bana transa geçmiş gibi bakıyordu.” Evet …İstediğin her neyse…Her nen istiyorsan , yapmaya hazırım.”
Sayfa 198
Bu sefer ben ona doğru uzandım ve dilimle dudağına dokundum.Dudağındaki kan dammlasını aldım ve daha önce hiç tatmadığım sıcaklık ,yoğun haz ve zevk dalgasıyla titredim.
“Daha…”dedim
Konuşma yeteneğini kaybetmiş gibi , sadece başını salladı ve kolunu bana uzattı. Kanıyor bile sayılmazdı aslında.İncecik çizgiyi emmeye başladığım anda Headt inledi. Dilim çizgiye bir şey yapmış olmalıydı çünkü daha o an da kanı hızlı hızlı damlamaya başladı.Bileğini dudaklarıma yaklaştırıp dudaklarımı ılık tenine bir kez daha bastırırken ellerm titriyordu.Ürperdim ve zevkle inledim..Ve..
“Aman Tanrım!Ona ne yapıyorsun?” Kayla’nın sesi , beynime inen sis perdesinde koca bir delik açmıştı.
Headt’in bileğini beni yakmış gibi hızla bıraktım.
Kayla çığlık çığlığa “Hemen ondan uzaklaş” diye haykırdı. “Onu rahhat bırak.”
Headt yerinden kıpırdamadı.
“Git”dedim. “Git ve sakın bir daha dönme.”
“Hayır” derken tuhaf dayılacak kadar ayık görünüyordu.
“Evet, hemen git burdan…”
Kayla bir kez daha “Bırak onu” diye bağırdı.
“Kayla …Derhal çeneni kapatmazsan , hemen aşağı iner , o aptal ve hain vücundundaki bütün kanı son damlasına kadar emerim!” Neredeyse tükürür gibi konuşmuştum.
Kayla bir çığlık attı ve dönüp gitti. Headt’e döndüm. Hala bana bakıyordu.
“Seninde gitmen gerek.”
“Ben senden korkmuyorum ,Zo”
“Headt , ben kendimden ikimize de yetecek kadark korkuyorum.”
“Ama ne yaptığım umrumda değil. Ben seni seviyorum.
Zoey .Eskisinden bile çok…”
“Kes şunu!” Niyetim bağırmak değildi askında. Fakat ağızımdan dökülen kelimelere yansıyan güç , Headt’i yerinden sıçrattı.Güçlükle yutkundum ve sesimi alçaltarak”Git.” dedim.”Lütfen…” Sonra gütmesini hızlandıracak yeni bir bahane bulmaya çalışarak.”Büyük olasılıkla Kayla polis çağırmaya koşmuştur.” diye ekledim.”İkimizinde böyle bir şeye ihtiyacı yok.”
“Pekala. Gidiyorum.Ama uzak kalmıyacağımı bilesin.” Beni hızla ve sertçe öptü.Dudaklarında kalan kan tadını alınca içim zevkle titrediç Sonra duvardan aşağı kaydı ve karanlığa karıştı.Elindeki fenerin ışığını bir süre takip edebildim ama bir süre sonra onu da görmez oldum.
Kendimi neler olup bittiğini düşünmeye bırakamazdım.Hayır ,henüz değil. Bir robot gibi metodik hareketlerle ağaçtan destek alarak aşağı indim.Dizlerim o kadar fena titriyordu ki ağaçtan sadece bir kaç adım uzaklaşıp yere çöktüm ve başımı ağacın güven veren , yaşlı gövdesine yasladım… Nala , sanki bir kaç dakika değil ,sanki uzun senelerdir benim kedimmiş gibi saklandığı yerden çıkıp , kucağıma yerleşti. Ben hıçkırarak ağlarken ,kucağımdan gögüsüme doğru tırmandı ve ılık yüzünü ıslak yanağıma yasladı.
Bana uzunca gelen bir süre sonunda , hıçkırıklarım hafifledi. Çantamı hobi salonunda bıraktığıma pişman olmuştum.Şu an kağıt bir mendil her şeyden iyi gelirdi.
“Al .Buna ihtiyacın var gini görünüyorsun.”
Hayret içinde yerimden sıçramam Nala’nın hoşuna gitmemişti. Gözlerimi kırpıştırarak kafamı kaldırınca bana kağıt mendil uzatan birini gördüm.
“Te-teşekkürler” diyerek mendili aldım ve burnumu sildim.
“Rica ederim.”dedi Erik Night.İş