Gece Evi Serisi Buluşma Noktası
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Gece Evi Serisi Buluşma Noktası

Kitap Özetleri, Çeviriler, Yazarlar Hakkında Bilgiler..Gece Evi Serisi Fanıysanız İşte Burası Sizin Yeriniz.
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 İşaret 21.BöLüm

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aphrodite*

Aphrodite*


Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 04/11/10
Yaş : 29
Nerden : St. Viladimir Akademisinden

İşaret 21.BöLüm Empty
MesajKonu: İşaret 21.BöLüm   İşaret 21.BöLüm Icon_minitimeCuma Kas. 05, 2010 9:58 am

Bölüm 21

“Merhaba, büyükanne.Benim.”
“Ah, Zoeykuş’um.İyi misin, tatlım?”
Gülümseyerek gözlerimi kuruladım.”İyiyim, büyükanne,Sadece seni özlüyorum.”
“Küçük kuşum, ben de seni özlüyorum.” Kısa bir duraksamadan sonra devam etti.”Annen aradı mı?”
“Hayır.”
Büyükannem iç geçirdi.”Tatlım, belki de yeni hayatına uyum sağlamaya çalışırken, seni rahatsız etmek istemiyordur.Ona, Neferer’in gece ve gündüzlerinin tepetaklak olacağını anlattığını söyledim.”
“Teşekkürler,büyükanne.Ama aramama nedeninin bu olduğunu sanmıyorum.”
“Belki de aramıştır ama sana ulaşamamıştır.Ben de dün aradım ama telesekreterin çıktı.”
Birden suçluluk duygusuyla doldum.Telefonumdaki mesajlara bakmak aklıma bile gelmemişti.”Telefonumu şarja takmayı unutmuşum.Odamda kalmış.Telefonunu kaçırdığım için üzgünüm, büyükanne.”Sonra kendisini daha iyi hissetmesini sağlamak için(ve bu konudan daha fazla bahsetmesine mani olmak için)”Odama döndüğüm zaman bakarım,” dedim.”Belki de annem aramıştır.”
“Belki de, tatlım.Anlatsana, orası nasıl?”
“İyi.Yani hoşuma giden çok şey var.Derslerim ilgi çekici.Hey, büyükanne, eskrim ve binicilik dersi bile alıyorum.”
“Bu harika bir haber!Bunny’ye binmeyi ne kadar sevdiğini hatırlıyorum.”
“Ve bir de kedim var.”
“Ah, Zoeykuş.Çok sevindim.Kedileri oldum olası sevmişimdir.Diğer çocuklarla da arkadaş oldun mu?”
“Evet.Oda arkadaşım, Stevie Rae, çok iyi bir kız.Daha şimdiden arkadaşlarıyla kaynaşmaya başladım.”
“Madem her şey yolunda, gözyaşların neden?”
Büyükannemden hiçbir şey saklayamayacağımı bilmem gerekirdi.”Sadece…Değişimle lgili bazı şeylerle baş etmek çok güç.”
“iyisin değil mi?” Sesi endişeliydi.”Başın iyi mi?”
“Evet.Öyle bir şey değil.Sadece…” Durdum.Ona söylemeyi o kadar çok istiyordum ki, patlayabilirdim.Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.Ve korkuyordum.Beni sevmekten vazgeçmesinden deli gibi korkuyordum.Yani, demek istediğim annem beni sevmekten vazgeçmişti, değil mi?Ya da en azından beni yeni kocasıyla takas etmişti.Bu, pek çok açıdan, beni sevmekten vazgeçmesinden daha beter bir şeydi.Büyükannem bile bana sırt çevirirse, ne yapardım?
“Zoeykuş.Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, değil mi?”
“Çok zor, büyükanne.”Ağlamamak için dudağımı ısırdım.
“O zaman, işini kolaylaştırayım.Söyleyeceğin hiçbir şey, seni sevmekten vazgeçmeme neden olamaz.Ben, bugün de, yarın da, önümüzdeki sene de büyükannen olarak kalacağım.Hatta, ruhsal alemdeatalarımızla buluştuğum zaman bile.Seni oradan da sevmeye devam edeceğim, Küçük Kuş.”
Pat diye ağzımdaki baklayı çıkardım.”Kan içtim.Hoşuma gitti.”
Büyükannem hiç tereddütsüz “Tatlım, zaten vampirlerin yaptığı bu değil mi?” diye sordu.
“Evet ama ben vampir değilim. Ben sadece birkaç günlük bir çaylağım.”
“Sen özelsin, Zoey.Her zaman da özel oldun.Bunun değişmesi için bir neden göremiyorum.”
“Ben kendimi özel hissetmiyorum ki.Ucubenin teki gibi hissediyorum.”
“O zaman şunu sakın unutma.Sen, hala sensin.İşaretlenmiş olmanın hiçbir önemi yok.Ve tabii Değişim’den geçiyor olmanın da.İçinde ruhun, hala senin ruhun.Dışarıdan, sana tanıdık gelen bir yabancıya bakıyor gibi hissedebilirsin ama on altı senedir tanıdığın seni bulmak için tek yapman gereken, kendi içine bakmak.”
“Tanıdık gelen yabancı…Nereden biliyorsun?” diye fısıldadım.”Nasıl bilebilirsin?”
“Sen benim kızımsın, tatlım.Ruhumun kızısın.Neler hissettiğini anlamak hiç zor değil;sanırım ben olsam benzer şeyler hissediyor olurdum.”
“Teşekkürler, büyükanne.”
“Rica ederim, u-we-tsi-a-ge-ya”
Gülümsedim.Cherokee dilinde kızım kelimesi, bana oldum olası sihirli ve özel gelmişti.Bir Tanrıça tarafından bahşedilmiş bir unvan gibi.
“Büyükanne, bir şey daha var.”
“Söyle, Küçük Kuş.”
“Sanırım çember oluşturulduğu zaman, beş elementi hissedebiliyorum.”
“Bu doğruysa, sana çok büyük bir güç bahşedilmiş demektir, Zoey.Bilirsin ki, büyük güçler, beraberinde büyük sorumlulukları da getirir.Ailemizin Kabile Büyükler, Tıp Adamları ve Bilge Kadınlarla dolu zengin bir tarihi var.Bir şey yapmadan önce, iyice düşünmeye özen göster, Küçük Kuş.Tanrıça bu gücü sana anlık bir kararla vermiş olamaz.Onları dikkatli kullan ve ataların gibi, Nyx’in sana gülümsemesini sağla.”
“Elimden geleni yapacağım, büyükanne.”
“Benim de senden istediğim bu zaten, Zoeykuş.”
“Burada özel güçleri olan bir kız daha var.Ama berbat bir insan.Zorbalık taslıyor ve yalan söylüyor.Büyükanne, sanırım…Sanırım…” Derin bir nefes aldım ve sabahtan beri aklımı kurcalayan şeyi bir çırpıda söyleyiverdim. “Ondan güçlü olduğumu sanıyorum.Sanırım Nyx beni onu yerinden etmem için İşaretledi.Ama bu, onun yerini almam anlamına gelir ki ben buna hazır olduğumu sanmıyorum.En azından şimdilik.Ya da belki de sonsuza dek olamam…”
“Ruhunun sesine kulak ver, Zoeykuş.” Büyükannem kısa bir tereddüt yaşadı. “Tatlım, bizim halkımızın arınma duasını hatırlıyor musun?”
Şöyle bir düşündüm.Kim bilir kaç defa, büyükannemin yanında evinin arkasındaki küçük kaynağa gidip, arınma duasını edişini izlemiştim.Bazen ben de onunla birlikte suyun içine girer, arınma duasına katılırdım.O dua, bütün çocukluğum boyunca yanı başımda olmuştu.Mevsim dönüşlerinde, lavanta hasatına şükranlarımızı sunarken ya da yaklaşan kışa hazırlanırken ve büyükannem zor kararlarla karşı karşıya kaldığında, o duayı okurduk.Bazen, neden kendini arındırdığını ve dua ettiğini bilmezdim bile.Ama o dua her zaman bizimleydi.
“Evet,” dedim.”Tabii ki hatırlıyorum.”
“Okul alanı içinde akarsu var mı?”
“Bilmiyorum, büyükanne.”
“Pekala.Eğer akan su yoksa, bir tütsü çubuğu kullanabilirsin.En uygunu adaçayı ve lavanta harmanıdır ama başka seçeneğin yoksa taze çam iğnesi bile kullanabilirsin.Ne yapacağını biliyor musun, Zoeykuş?”
“Ayaklarımdan başlayıp, bütün vücudumu önlü arkalı tütsüleyeceğim.” Sanki çocukluğuma dönmüştüm, büyükannemin halkımızla ilgili öğretilerini öğrenmeye çalışıyordum.”Sonra yüzümü doğuya çevirip, arınma duasını okuyacağım.”
“İyi, sakın unutma.Tanrıça’nın yardımını iste, Zoey.Seni duyacağından adım gibi eminim.Ne dersin, bunu yarın gün doğmadan yapabilir misin?”
“Sanırım.”
“Ben de dua edeceğim.Ve büyükannen olarak, Tanrıça’dan sana rehberlik etmesini dileyeceğim.”
Daha o anda kendimi çok daha iyi hissetmeye başlamıştım.Büyükannem böyle şeylerde asla yanılmazdı.Bunun iyi geleceğine inanıyorsa, bir bildiği var demekti.
“Şafak sökmeden arınma duasını edeceğime söz veriyorum.”
“İyi, Küçük Kuş.Şimdi, bu yaşlı kadının seni daha fazla oyalamasına izin verme.Şu anda okul saatindesin, değil mi?”
“Evet.Drama dersine gitmek üzereyim.Ve büyükanne, sen asla yaşlanmayacaksın.”
“Senin o genç sesini duyduğum sürece yaşlanmam, Küçük Kuş.Seni seviyorum, u-we-tsi-a-ge-ya.”
“Ben de seni, büyükanne…”
Büyükannemle konuşunca yüreğimden büyük bir ağırlık kalkmıştı.Gelecek konusunda hala korkularım vardı ve Afrodit’i alaşağı etmeye korkuyordum.Bunu nasıl yapacağım konusunda en ufak bir fikrimin olmamasından bahsetmiyorum bile.Ama kafamda bir plan oluşmuştu.Pekala, tam olarak bir “plan” olmayabilirdi ama en azından yapacak bir şeyim vardı.Önce arınma duamı edecektim sonra da…şey…sonrasında ne yapacağıma, daha sonra karar verirdim.
Evet, bu işe yarardı.En azından, sabahki derslerim boyunca kendime bunu telkin edip durdum.Öğle yemeği saati geldiğinde ritüelimi nerde gerçekleştireceğime karar vermiştim.Duvarın dibinde, Nala’yı bulduğum ağacın altında.İkizler’in peşinden salata büfesine doğru yürürken bunu düşünmekle meşguldüm.Ağaçlar, hele hele meşe ağaçları, Cherokee insanları için kutsaldı.Bu yüzden iyi bir seçim yaptığıma emindim.Üstelik gözlerden uzak ve ulaşımı kolay bir noktaydı.Heath ve Kayla beni orada bulmuşlardı, evet, bu defa duvarın tepesinde oturmak gibi bir niyetim yoktu.Üstelik İşaretlenmiş olsun veya olmasın, Heath’in iki gün üst üste, şafak sökerken buraya gelmesini hiç beklemiyordum.Burada, yazın her gün, öğleden sonra saat ikiye kadar uyumayı başarabilen bir çocuktan bahsediyorduk.Okula giderken kalkması için annesinin ve iki çalar saatin seferber olması gerekiyordu.Bir kez daha hemen şafak öncesi uyanması olası değildi.Dünden sonra toparlanması büyük olasılıkla aylar sürerdi.Hayır.Aslında büyük ihtimalle evden çıkmış ve K’yla karşılaşmıştı ve bütün geceyi ayakta geçirmişti (K’nın gizlice evden sıvışması hiçbir zaman sorun olmamıştı;çünkü annesiyle babası ayakta uyuyorlardı).Bu da okula gidemeyeceği ve hasta numarasına yatıp iki gün boyunca sürekli uyuyacağı anlamına gelirdi.Uzun lafın kısası, karşıma çıkıvermesinden çekinmiyordum.
“Sence de bebek mısırlar çok ürkütücü değiller mi?Bence o cüce gövdeleriyle bir sorunları var.”
Öyle bir sıçradım ki neredeyse çiftlik sosu kepçesini beyaz sos kasesine düşürüyordum.Dönüp Erik’in gülen gözlerine baktım.
“Ah, merhaba.Beni korkuttun.”
“Z, sanırım sana sessiz sessiz sokulmak bende alışkanlık yaptı.”
Gergin bir tavırla kıkırdadım.İkizlerin her hareketimizi izlediklerinden emindim.
“Dünün izlerini atmış gibisin.”
“Evet.Gayet iyiyim.Sorun yok.Bu defa yalan da söylemiyorum.”
“Duyduğuma göre Karanlık Kızlar’a katılmışsın.”
Shaunee ve Erin aynı anda donakaldılar.Onlara bakmamaya özen gösteriyordum.
“Evet.”
“Bu harika bir şey.O grubun taze kana ihtiyacı var.”
“Sanki sen de o grubun bir parçası değilmişsin gibi konuşuyorsun.Sen de bir Karanlık Çocuk değil misin?”
“Evet ama bu, Karanlık Kız olmakla aynı şey değil.Biz süslemeden başka bir şey değiliz.İnsanların dünyasındakinin tam tersi bir durum söz konusu.Bütün çocuklar orada olmamızın tek nedeninin yi görünmek ve Afrodit’i eğlendirmek olduğunu biliyor.”
Gözlerinin içine bakınca, orada başka bir şey gördüm.”Ve sen hala bunu yapmaya, yani Afrodit’i eğlendirmeye devam ediyorsun, öyle mi?”
“Dün gecede söylediğim gibi, artık değil.Aslında kendimi grubun bir parçası olarak görmememin bir nedeni de bu.Ufak tefek aktörlük olayım olmasa, eminim, beni hemen kapının önüne koyarlardı.”
“Ufak tefek derken Broadway ve LA’in seninle daha şimdiden ilgilenmeye başlamasından bahsediyorsun sanırım.”
“Evet ondan bahsediyorum.”Sırıtıyordu.”Bunun gerçek olmadığını biliyorsun.Aktörlük -mış gibi yapmaktan başka bir şey değildir.Yani orada rol yapan gerçekten ben değilim.”Eğilip kulağıma fısıldadı.”Aslında ben ahmağın tekiyimdir.”
“Ah, yapma…Bu replik sende işe yarıyor mu?.”
Bana alınmış gibi baktı.”Replik mi?Hayır, Z.Bu bir replik değil ki.Üstelik ispatlayabilirim.”
“Eminim, ispatlayabilirsin.”
“Tabii ki ispatlarım.Bu akşam benimle sinemaya gel.Bütün zamanların en sevdiğim DVD’sini izleriz.”
“Bunun nasıl bir ispat olduğunu anlamadım.”
“Orjinal Yıldız Savaşları’ndan bahsediyorum.Bütün karekterlerin repliklerini ezbere biliyorum.”Bir kez daha eğildi ve fısıldayarak “Hatta Chewbecca’nın rolünü bile oynayabilirim,” dedi.
Güldüm.”Hakılsın.Sen gerçekten ahmaksın.”
“Söylemiştim.”
Salata büfesinin sonuna gelmiştik.Benimle birlikte Damien, Stevie Rae ve İkizler’in çoktan yerleştiği masaya kadar geldi.Ve, hayır, hiçbiri deminden beri ağızları bir karış açık halde bizi izlediklerini saklamaya gerek görmemişti.
“Eee, bu akşam geliyor musun?”
Dördünün de nefeslerini tuttuklarını duyabiliyordum.
“Gelmek isterdim ama bu gece olmaz.Ben…Şey…Başka planlarım var.”
“Ah, tamam.Şey…Bir dahaki sefere görüşürüz o zaman.Görüşürüz.”Başıyla masadakilere selam verip uzaklaştı.
Oturdum.Hepsi gözlerini bana dikmişlerdi.”Ne var?” dedim.
“Aklını tamamen kaçırmış olmalısın.” dedi Shaunee.
“Düşüncelerime tercüman oldun, İkiz,” dedi Erin.
“Umarım onu geri çevirmek için geçerli nedenin vardır,” dedi Stevie Rae.”Duygularını incittiğin gün gibi aşikardı.”
“Sizce onu teselli etmeme izin verir mi?” Damien hülyalı gözlerle Erik’in arkasından bakmaya devam ediyordu.
“Unut dostum,” dedi Erin.
“O senin takımında oynamıyor,” dedi Shaunee.
“Şişşt!” dedi Stevie Rae.Gözlerini bana dikmişti.”Ona neden hayır dedin.Onunla çıkmaktan daha önmeli ne olabilir?”
“Afrodit’ten kurtulmak,” dedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vampirakademisi.forumdizini.net/
 
İşaret 21.BöLüm
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İşaret 3. BöLüm
» İşaret 15. BöLüm
» İşaret 14. BöLüm
» İşaret 29. BöLüm
» İşaret 13. BöLüm

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gece Evi Serisi Buluşma Noktası :: Kitaplar :: İşaret-
Buraya geçin: